
1 Ekim 2025 itibarıyla Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı “Elektronik Denetim Süreci” resmen başlıyor. Vergi mükelleflerinin beyanları artık yalnızca klasik denetim yöntemleriyle değil, yapay zekâ destekli analizlerle de kontrol edilecek. SGK kayıtları, banka hesapları, satış verileri, elektrik ve su faturaları gibi onlarca veri kaynağı elektronik ortamda çapraz kontrol edilecek.
Bu adım, kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından güçlü bir hamle. Ancak ekonominin durgun, işletmelerin kârlılık oranlarının düşük, işsizliğin yüksek seyrettiği bir dönemde bu uygulamanın getireceği bazı mali ve psikolojik yükler de göz ardı edilmemeli.
Vergi Mükellefleri İçin Yeni Zorluklar
Elektronik denetimle birlikte:
• Gelir ve gider uyumsuzlukları hızla tespit edilecek. Yüksek elektrik-su faturalarına rağmen düşük gelir beyan edenler veya banka hesaplarında döviz bulundurup kur farkı gelirini bildirmeyenler kısa sürede incelemeye alınabilecek.
• Küçük esnaf ve KOBİ’ler, muhasebe sistemlerini yenilemek ve mali müşavirlerinden daha kapsamlı hizmet almak zorunda kalacak. Bu da ek maliyet anlamına geliyor.
• Satış-kârlılık dengesindeki sapmalar, işletmelerin daha fazla belge ve açıklama sunmasını gerektirecek.
VUK ve SGK Çerçevesinde Yaptırımlar
• VUK Madde 344: Vergi ziyaına sebebiyet veren mükelleflere, ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında ceza uygulanır. Elektronik denetim sayesinde bu tür eksiklikler artık çok daha hızlı tespit edilebilecek.
• VUK Madde 359: Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyen veya kullanan mükellefler hakkında hapis cezası öngörülüyor. Yapay zekâ tabanlı analiz, bu suçların ortaya çıkarılma ihtimalini artıracak.
• 5510 Sayılı Kanun Madde 102: SGK’ya eksik veya yanıltıcı bildirim yapan işverenlere asgari ücretin katlarıyla ölçülen idari para cezaları uygulanıyor. SGK bildirimleri ile beyan edilen gelir-gider arasındaki tutarsızlıklar, otomatik olarak inceleme nedeni olabilecek.
Ekonomik Daralma ve İşletme Kapanışları
Zaten daralan piyasada ayakta kalmaya çalışan küçük işletmeler için bu yeni yük, bazılarını kapanmaya zorlayabilir. Vergi baskısı ve mali yükler; işverenleri küçülmeye, personel azaltmaya veya tamamen tasfiyeye yönlendirebilir. Bu durum zincirleme etkiyle işsizliği artırma riski taşıyor.
Psikolojik ve Sosyal Etkiler
İşletme sahipleri ve çalışanlar için sürekli denetim endişesi, stres ve güvensizlik ortamı oluşturabilir. Özellikle pandemi ve ekonomik kriz sonrası toparlanmaya çalışan esnafın moral ve motivasyonu bu süreçten olumsuz etkilenebilir. Psikolojik baskı, sadece işletme sahipleriyle sınırlı kalmayıp çalışanların da gelecek kaygısını artırabilir.
Ekonomi ve Devlet Açısından Fırsatlar
Diğer taraftan, bu adım kamu gelirlerinin artmasına, kayıt dışılığın azalmasına ve ekonomik istikrarın güçlenmesine katkı sağlayabilir. Uzun vadede şeffaflık ve verimlilik artışı, hem finans piyasalarına güven verir hem de uluslararası yatırımcıların gözünde Türkiye’yi daha cazip hale getirebilir.
Denge ve Adalet İhtiyacı
Bu noktada devletin, özellikle küçük işletmeler için uyum sürecini kolaylaştıracak teşvikler, rehberlik programları ve makul denetim kriterleri belirlemesi kritik. Aksi halde, güçlü işletmelerle zayıf olanlar arasındaki uçurum derinleşebilir.
Sonuç olarakta;
Elektronik denetim ve yapay zekâ destekli vergi kontrolleri, Türkiye’nin kayıt dışı ekonomiyle mücadelesinde devrim niteliğinde bir adım. Ancak bu süreç, ekonominin kırılgan olduğu bir dönemde esnaf ve küçük işletmelerin omuzlarına fazla yük bindirirse, işsizlikten psikolojik sorunlara kadar geniş bir sosyal yelpazede olumsuz etkiler doğurabilir. Çözüm, teknolojiyi adaletli, kademeli ve rehberlik odaklı bir yaklaşımla kullanmakta yatıyor.