Son dönemlerde Vergi idaresi tarafından (Denetim Başkanlıkları) hem vergi mükelleflerine hem de mali müşavirlere eş zamanlı tebliğ edilen “Kurgan yazıları”, iş dünyasında adeta sessiz ama derin bir sarsıntı yarattı ve yeni bir dönemin kapısını araladı. Buradaki amaç; vergi kayıp ve kaçağını önlemek ve sahte belge düzeniyle mücadele etmekti. Ancak uygulamanın yöntemi, ticari hayatın en hassas unsurlarından biri olan “güven duygusunu” derinden sarstı.
“Şüpheli İşlem Kullanıcısı” Tanımı ve Yeni Risk Algısı
Kurgan sisteminde yapay zekâ destekli analizlerle belirlenen “şüpheli işlem kullanıcısı” ifadesi, mükellefleri risk gruplarına ayırıyor.
Bu değerlendirme; ticari işlemlerde, mali tabloların sektör ortalamalarına göre geride kalması, maliyet ve kâr oranlarının dengesiz görünmesi gibi teknik kriterlere dayanıyor.
Yani sistem, bir işletmenin brüt satış kârı, net kârlılık oranı, genel yönetim giderleri, finansman ve pazarlama dağıtım maliyetleri gibi unsurları analiz ederek,işletmenin işyeri büyüklüğü,üretim hacmi ve teçhizatları, çalışan sayısı ve bunların oluşturduğu maliyetlere nazaran satışların durumu ve sektörel bazda hemde kendi içersinde yıllar içindeki değişimine göre , belirli eşiklerin altında kalanları “riskli” olarak işaretliyor.
Oysa Mali Müşavirler, yıllardır tam da bu analizleri yaparak mükelleflerini yönlendirip rehberlik ediyordu.Sektör ortalamalarına göre Brüt kârdan net kâra geçişin düşük olduğu, gider kalemlerinin satışlara oranla dengesiz seyrettiği durumlarda, mükellefler zaten müşavirleri tarafından bilgilendiriliyor; maliyet yönetimi, stok takibi ve verimlilik analizi konularında yönlendirmeler yapılıyordu.
Kısacası, Kurgan sistemi aslında Mali Müşavirlerin yıllardır uyguladığı bu analizleri resmî ve otomatik bir biçimde dijital ortama taşımış oldu.
Yapay Zekâ Döneminde Bildirimlerin Çift Kanallı Hale Gelmesi
Burada yeni sistemin farkı esasında şu:
Artık aynı analiz ve uyarılar, sadece vergi mükellefleri aracılığıyla değil, doğrudan Mali Müşavire de iletiliyor.
Üstelik bu bildirimlerde, mükellefin ticaret yaptığı firmaların da bu risk değerlendirmesinde nasıl bir konumda olduğu sorgulanıyor.
Böylece sistem, yalnızca bireysel mali tabloları değil, ticari zinciri ve iş ortaklıklarını da izliyor.
Ancak bu durum, sahada farklı bir sonuç doğurdu;
Bir mükellef, ticaret yaptığı kişinin “şüpheli işlem kullanıcısı” kategorisinde yer aldığını görünce, doğal olarak “Acaba ben de riskli bir ilişkide miyim?” endişesine kapılıyor.
Bu da ekonomik sistemin en hassas damarını, yani karşılıklı güveni zedeliyor.
Mali Müşavirlerin Rolü ise Zaten Vardı, Şimdi Gözle Görülür Oldu !
Kurgan sisteminin Vergi idaresine sağladığı teknik analiz, Mali Müşavirler için yabancı bir kavram değil.
Mali Müşavirler zaten yıllardır;
• Sektör ortalamalarına göre kârlılık analizleri yapıyor,
• Brüt kâr ile net kâr arasındaki farkları inceliyor,
• Genel yönetim, finansman ve satış giderlerinin oranlarını değerlendiriyor,
• Mükelleflerini kanuna uygun, mali denge içinde ilerlemeleri yönünde rehberlik ve danışmanlık yapıyordu.
Yani bugünkü “riskli işlem uyarıları” aslında Mali Müşavirlerin yıllardır uyguladığı denetim reflekslerinin dijitalleştirilmiş bir versiyonu oldu.
Fakat fark şu ki; Yapay zekâ tarafından yapılan tespitler, artık resmî tebliğ formatında mükelleflerin karşısına çıkıyor.
Bu da Mükellef–Müşavir–İdare üçgeninde iletişimi karmaşıklaştırıyor.
Ticarette Güven Erozyonunun Ekonomiye Etkisi
Her işletmenin sermayesi yalnızca kasasındaki nakit değil, itibarı ve güven birikimidir.
Bir mükellef, ticaret yaptığı kişiye şüpheyle baktığı zaman yatırım planlarını erteler, tedarik ağını daraltır, alışveriş hacmini azaltır.
Sonuçta piyasada zincirleme bir duraksama yaşanır.
Kurgan sistemi teknik olarak doğru bir risk tespiti modeli olsa da, uygulamadaki psikolojik etkisi ticari dinamizmi yavaşlatma riski taşımaktadır.
Vergi denetiminde teknolojinin kullanılması kaçınılmaz; ancak uygulamanın dili ve yöntemi rehberlik odaklı olması gerekliliğidir.Kurgan yazıları mükelleflere sadece “risk” değil, “rehberlik” de sunmalıdır.Yani sistem yalnızca hatayı değil, düzeltme yollarını da göstermelidir.
Ayrıca, bu bildirimlerin Mali Müşavirlerle eşgüdüm içinde hazırlanması, mükelleflerin güvenini koruyacaktır.
Çünkü mükellef, rakamları ve raporları zaten yıllardır aynı kişiden dinliyordu; şimdi ise aynı uyarıyı iki farklı dilden duyuyor.