Ayşe İşçi

Son zamanlarda sıkça duyduğumuz ve karşılaştığımız  bazı  şikâyetler var;

“Borçlunun vergisini ödemediği gerekçesiyle, bana haciz geldi!”

Kulağa haksızlık gibi geliyor ama bu uygulama, yasal zemine dayanıyor. Vergi daireleri artık sadece asıl borçluya değil, onunla iş ilişkisi olan üçüncü kişilere de yönelerek kamu alacağını tahsil etme yoluna gidiyor. Dayanak ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK).

 

Asıl Borç Kimin, Haciz Kime Ait ?

 

AATUHK’nin 13. ve 62. maddeleri çerçevesinde, vergi dairesi alacaklı olduğu kamu borçları için borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarını da haczedebiliyor. Yani borçlu bir şirketin müşterisiyseniz veya ona bir ödeme yapacaksanız, vergi dairesi size yazı gönderip diyor ki;

“Bu parayı borçluya değil, doğrudan bize ödeyeceksin.”

Aynı şekilde bankalara da yazılar gönderilerek, borçlu hesaplarındaki tutarlar bloke ediliyor. Bu işlemler çoğu zaman borçlu şahıs veya şirket haberdar edilmeden yapılıyor. Daha da kötüsü, e-tebligat sistemi sayesinde bu haciz bildirimleri anlık olarak yayılıyor ve birçok kişi ödeme yapmadan önce dahi mağduriyet yaşıyor.

 

E-Tebligatla Gelen Soğuk Duş Etkisi

 

Vergi idaresi, e-tebligat üzerinden gönderdiği haciz yazılarını sadece borçluya değil, onunla iş ilişkisi olan tedarikçilerine, müşterilerine, bankalara hatta zaman zaman iş ortaklarına bile yönlendirebiliyor.

 

AATUHK m. 8 kapsamında e-tebligatla yapılan bu bildirimler, sistemde “görülsün” ya da “görülmesin”, beşinci gün sonunda tebliğ edilmiş sayılıyor. Bu da çoğu mükellef ve üçüncü kişinin hak kaybı yaşamasına neden oluyor. Haciz geldiğinde itiraz süresi çoktan geçmiş oluyor.

 

Ticari İlişkilerde de Güven Sarsılıyor, Vergi mükellefleri Ayakta kalmakta iş dengesini sağlamakta zorlanıyor

 

Bir düşünecek olursak;İş yaptığınız firmaya ödeme yapmak üzeresiniz, ama vergi dairesinden gelen bir yazıyla paranız haczediliyor. Bu durum sadece sizin değil, çalıştığınız şirketin de ödeme dengesini sarsıyor. Dahası, bu haciz işlemleri ticari itibar kaybına, sözleşme fesihlerine, hatta hukuki uyuşmazlıklara yol açıyor.

Peki Bu Durum  Yasal mı?

Evet, yasal. AATUHK madde 79’a göre, borçlunun üçüncü kişilerdeki alacakları da haczedilebilir. Aynı kanunun 103. maddesi uyarınca, bu üçüncü kişiler ödeme emrine uymak zorundadır; aksi halde kendileri hakkında da tahsil işlemi başlatılabilir.

Bu durumda ne yapmalı?

               1-Üçüncü kişi olarak tarafınıza gelen haciz tebligatlarında borcun sizinle ilgisi yoksa veya borçluya borcunuz kalmadıysa, yedi gün içinde itiraz etmeniz mümkündür.

               2-Vergi dairesine yazılı beyanla durumu açıklamalı, gerekirse vergi mahkemesi nezdinde dava açmalısınız.

               3-Ticari ilişkilerde sözleşmelere, “kamu borçlarından doğacak üçüncü kişi hacizleri”ne ilişkin koruyucu hükümler eklemeyi ihmal etmemelisiniz.

 

Sonuç olarak değerlendirirsek, Vergi dairelerinin kamu alacaklarını tahsil etme çabası elbette anlaşılabilir. Ancak son dönemde otomatikleşen e-haciz süreci, özel sektörün omzuna taşıyamayacağı yükler bırakıyor. Dolayısıyla da vergi mükellefleri artık işini yürütürken tedarikçi konumunda ki vergi mükelleflerinin mali dengelerini ,  güvenilirliklerini, vergi daireleri nezdinde yükümlülüklerini de dikkate alarak daha temkinli olmaya özen gösteriyor. Fakat bunu yaparken de işin aksamasına ve fiili faaliyetlerini tam verim ile gerçekleştirmekte de oldukça   zorlanıyorlar.

 

YASAL UYARI:Haber portalımız 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na uygun olarak yayınlanmaktadır Yayınlanan fotoğrafların yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, önceden yazılı izin gerektirir. Portalımızda yayınlanan haberler ise, kaynak gösterilmek ve portalımızın ilgili sayfasına link verilmek koşuluyla yeniden yayınlanabilir.